Su

   Sıvı Tüketimi

   İçme suyu başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin içeriğinde bulunan görünür/görünmez su, “sıvı” olarak tanımlanır.

   Bireyin günlük sıvı gereksinimi, içtiği su ve içecekler ile yediği besinlerin içindeki su ve vücutta oksidatif süreçlerde metabolizma sırasında oluşan su ile karşılanır.

   Vücutta bulunan su miktarı yaş, cinsiyet, ve vücut kompozisyonuna (yağ ve kas dokusu miktarı) göre bireysel farklılıklar gösterir.

   Toplam vücut su içeriği yaş ile birlikte hücre dışı (ekstraselüler) sıvı azalışına bağlı olarak azalmaktadır:

  • Yeni doğanda (neonat) vücudun % 75’i
  • Yetişkinlerde vücudun % 60-70’ı
  • Yaşlılarda vücudun % 50-55’i sudur.

   Yaşam İçin Elzem Olan Suyun / Sıvının Vücuttaki Görevleri:

  • Hücrelerin, dokuların, organ ve sistemlerin çalışması,
  • Vücut ısısının denetiminin ve düzenlenmesinin sağlanması,
  • Yediğimiz  besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması,
  • Hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkimelerin oluşması,
  • Metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılması,
  • Eklemlerin kayganlığının sağlanması olarak sıralanabilir.

   Vücudun yaşamsal en küçük birimi hücrelerdir. Hücreler, hücre içi ve dışı sıvı ve elektrolitlerle adeta bir çözelti oluştururlar. Hücrelerdeki yaşam için gerekli olan bütün metabolik ve biyokimyasal tepkimeler bu çözelti içinde oluşur.
   Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri ve bu sayede vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Bu dengenin korunmasına “hidrasyon” denir. Vücudun su dengesi, solunum yoluyla, idrarla, terle ve dışkı ile kaybedilen suyun; içme suyu, içecekler ve yiyeceklerle yerine konulması ile sağlanır.

   Vücutta % 1 kadar su kaybı günlük olarak yerine rahatlıkla konulabilirken; % 10’dan fazla olan su kaybı ölümcül etkilere neden olabilir.

   Vücuttan Su Nasıl ve Ne Miktarda Atılır?

   Vücutta oluşan zararlı maddeleri atmak, vücut ısı ve su dengesini sağlamak için:  Böbreklerden yaklaşık 500-1000 mL/gün, Deriden yaklaşık 450-1000 mL/gün, Bağırsaklardan  yaklaşık 100-200 mL/gün, Solunumla yaklaşık 250-350 mL /gün olmak üzere günde yaklaşık 1.5-2.5 L su/sıvı kaybı olur.

   Sıcak havalarda, fazla fiziksel aktivite yapıldığında, fazla proteinli ve tuzlu besinler tüketildiğinde, terleme ve idrarla sıvı kaybı artar. Enerji alımına göre yetişkinler için günlük  1 mL/kkal; yaşlılar için 1.1 mL/kkal, çocuklar için 1.2 mL/kkal bebekler için 1.5 mL/kkal su alımı önerilmektedir. Vücut ısısını arttıran ateşli hastalıklarda solunum yolu, ishalde ise bağırsak yolu, yoğun egzersizde deri yolu ile sıvı kaybı artar. Böyle durumlarda vücudun sıvı/su gereksinmesinde de artış olur. Vücuttaki suyun dengede tutulmasının yaşamsal önemi vardır. Bu nedenle dengeyi korumak için bu suyun yerine konması gerekir. Kaybolan sıvının karşılanabilmesi için beyindeki susama merkezi uyarılır ve susama duygusu gelişir. Susama merkezi, su kaybı sonucu, plazma yoğunluğu % 1 oranında arttığında uyarılır.

   Sıvı Gereksinmesinin Karşılanması:

   Sıvı gereksinmesi;  İçme suyu 1200-1500 mL/gün, Yiyecek ve içecekler 500-1000 mL/gün, Metabolizma sonucu oluşan su 250-300 mL/gün ile karşılanabilir.

   Öneriler:

  • Su ve içecekler vücut su dengesinin korunmasında önemlidir.
  • Yaşam için elzem öge olarak tanımladığımız suyu temiz, sağlığı bozmayan kaynaklardan karşılamalıyız.
  • İnsan besin almadan günlerce yaşayabilir, günlerce susuz yaşam ise olanaksızdır.
  • Emzirme döneminde sıvı tüketimi arttırılmalıdır (700-1000 mL/gün sıvı eklenmeli)
  • Özellikle ishal durumunda tuz ve şeker karışımı sıvı yaşam kurtarıcıdır.
  • Akan su pislik tutmaz deyişi yanlıştır. İnsanı öldüren mikrop gözle görülmediğinden suyun berrak görünümü güvenli olduğunu göstermez. Şüpheli su kaynatılıp soğutulduktan sonra içilmelidir. Kaynatılan su kaptan kaba birkaç kez aktarılarak havalandırılmalıdır. İçilebilir nitelikteki musluk suyu bir süre akıtıldıktan sonra kullanılmalı, sıcak su musluğundan gelen su yemek yapımında kullanılmamalıdır. 
  • Aşırı su tüketimi vücutta mineral ve vitamin kaybına neden olduğundan sakınılmalıdır.

Kaynak: Türkiye Beslenme Raporu- 2010