Balların Rengi Neden Farklıdır?
- 5.02.2024
- DETAYLI BİLGİ
Vücudunuz susuz kalırsa, suyun aktif olarak rol aldığı birçok hayatsal olay olumsuz etkilenebilir: Bu olaylardan bazıları; vücut ısısının ayarlanması, hormonların düzenlenmesi, enerji harcanım mekanizmasının uyarılması, cilt nem içeriğinin ayarlanması, hücrenin dayanıklılığını artırması, sindirimi kolaylaştırması, beyin, omurilik ve gözler için yastık görevi görmesi, atık ürünlerin uzaklaştırılması olarak söylenebilir. Vücut nefes, ter, idrar ve dışkı ile sürekli su kaybeder. Hasta olduğumuzda kusma ve ishal yoluyla daha da fazla su kaybettiğimiz için dehidrasyon riskimiz artar.
Su hayatta kalmamız için çok önemli olduğundan, vücudumuz susuz kaldığımızı bize bildirmek için çok iyi bir yola sahiptir; susuzluk hissi. Peki, vücudumuzun susuz kaldığını nasıl anladığını hiç merak ettiniz mi? Beynimizde reseptörler kanın kıvamını ölçer ve kıvamın azalması durumunda tepki verir. Sonuç olarak,vücudumuza “vazopressin” adı verilen bir hormon salınır. Vazopressin, böbreklerde su tutarak ve gerektiğinde susuzluk hissini ateşleyerek vücutta her zaman belirli miktarda su muhafaza edilmesini sağlar.
Vücutta yeterli su olmadığında meydana gelen dehidrasyon çok tehlikelidir. Vücut suyumuzun sadece %1'ini kaybettiğimizde, egzersiz yapma gücümüz, vücudumuzdaki sıcaklık kontrolü ve iştahımız azalır. %5 su kaybında zihinsel performansımız düşer; konsantrasyon güçlüğü, asabiyet, uyku hali ve sıklıkla baş ağrısı gibi problemler görülür. Vücut suyumuzun %8'inden fazlasını kaybetmek ise ölümle sonuçlanabilir.
Konu ile ilgili daha detaylı bilgiyi içeren "Günde Ne Kadar Su İçmeliyiz?" yazımızı okumak için tıklayın.