Ekolojik Ayak İzi ve Biyolojik Kapasite Nedir ?

Merve BEKTAŞ | 12.02.2021

Ekolojik Ayak İzi ve Biyolojik Kapasite Nedir ? 

Sahip olduğumuz tüm kaynaklar insan yaşamı için gerekli olan önemli olanaklardır. Dünyada var olduğumuz süre boyunca her zaman doğa ile etkileşim halinde oluruz. Temel gereksinimlerimizi karşılarken doğadan yararlanırız. Ancak çoğu zaman doğadan yarar sağlarken olumsuz etkiler yarattığımızı görememekteyiz. Üretim ve tüketim sonunda oluşan bu etkilerin toplamı ekolojik ayak izlerini oluşturmaktadır [1].

Kullandığımız her kaynağın bir sınırı vardır. Zamanla ortaya çıkan nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşme gibi durumlardan dolayı çevresel sorunlar göz ardı edilmektedir. Sonrasında bu sorunlar büyüyerek tehdit oluşturur. Oluşan bu sorunlardan biri de ekolojik ayak izi kavramını gündeme getirmektedir [2].
Toplumun tükettiği kaynakların üretimini sağlamak ve ortaya çıkan atıkların yok edilmesi için gereken verimli toprak ve su alanları ekolojik ayak izi olarak tanımlanır [3]. Daha geniş bir ifade ile açıklamak gerekirse; tüketilen biyolojik üretken alan miktarını, atıkların yok edilmesi için gereken kara ve su alanını, ülkelerin ya da insanların ne kadar biyolojik üretken alan kullandıklarını ortaya koyan nicel bir hesaplamadır [4].

Bugünkü ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek kuşakların da bu kaynaklara ulaşımını sağlamalıyız. Bu durum sürdürülebilirlik ile ekolojik ayak izi arasındaki ilişkiyi önemli ölçüde ortaya koymaktadır. Toplumun yeryüzü kaynaklarını tüketme hızı ile sağlıklı/sağlıksız ekosistem ilişkisi bu iki tanım ile sağlanabilmektedir [1, s.156.].
Biyolojik kapasite ise bir alandaki yenilebilir doğal kaynakları üretme kapasitesi olarak tanımlanır. Toprak veya suyun ne kadar üretken olduğunu; sınır içindeki tarım arazisi, otlak, balıkçılık sahası ve ormanın yüzölçümü gibi etmenler biyolojik kapasiteyi belirler [5]

Ekolojik ayak izini hesaplarken iki durum söz konusudur. İlki; tüketilen kaynakların ve üretilen atıkların görülebilmesi, ikinci durum ise ihtiyaçların üretimi ve atıkların yok edilmesi için gerekli olan biyolojik kapasitenin hesaplanabilmesidir. Hesaplama formülü olarak ifade etmek gerekirse; Ekolojik Ayak izi (ha) = Tüketim x Üretim Alanı x Nüfus şeklindedir [1, s.56.]. Biyolojik kapasite de ekolojik ayak izi gibi alan şeklinde hesaplanır ve ikisi de küresel hektar (kha) olarak belirtilir [5, s.8]. Bu hesaplamaların yapılması sürdürülebilir bir gelecek planı için oldukça önemlidir. Kaynakların yönetimi için gereken veriler bulunur ve böylece gelecek güvence altına alınabilir [5, s.4]. Buradaki temel anlam gelecek kuşaklara korunmuş güzel bir çevre bırakmaktır [6].

Peki bu kavram ilk nasıl ortaya çıkmıştır? İlk çalışmalar William E. Rees tarafından 1992’de yayınlanmıştır. Mathis Wackernagel ise bu konu üzerinden hesaplama geliştirmiş ve buna ‘’Ekolojik Ayak İzi’’ adını vermiştir. Toplumun doğayı sınırsız kaynak olarak görmesi ve oluşan atıkların çevreye salınması, insanların sürdürülebilir düzeni kuramaması bu kavramın ortaya çıkışına etki etmiştir [2, s. 160-161]. 

Ekolojik ayak izi çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır : 

  • Karbon Ayak İzi: Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, insanların sera gazı miktarından dolayı doğaya verdikleri zarar ölçüsüdür. Isınma, ulaşım, enerji tüketimi gibi durumlardan kaynaklanan toplam sera gazı salınım miktarıdır [1, s.154]. Ekolojik ayak izlerinin en büyük alanını karbon ayak izi oluşturmaktadır
  • Otlak Alanı Ayak İzi: Hayvansal ürünleri elde etmek için hayvan yetiştiriciliği yapmak, yem ürünlerinin ve otlatmak için ayrılan mera alanlarının kullanılmasıdır [7].
  • Yapılaşmış Alan Ayak İzi: İnsan ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili altyapı ve üstyapı alanlarının yüzölçümünün hesaplanmasını oluşturmaktadır. Dünyada ortalama 0,2 milyar hektar yapılaşmış alan olduğu düşünülmektedir. [7, s.5].
  • Balıkçılık Sahası Ayak İzi: Tüketilen balıklar da dahil olmak üzere deniz ürünlerinin yaşaması için gerekli tatlı su ve deniz alanının hesaplanmasıdır [3, s.51].
  • Orman Alanı Ayak İzi: İnsanın belirli ihtiyaçlarını üretmek için ormanlık alanlara ihtiyaç duyması durumunu açıklamaktadır. Dünyada yaklaşık olarak 3.9 milyar hektar ormanlık alan bulunmaktadır. [7, s.5].
  • Tarım Arazisi Ayak İzi: Yağ, kauçuk, gıda, elyaf üretimi ve hayvan yemi için gerekli bitkilerin büyümesi tarım alanı ile mümkündür. Bu ayak izi hayvancılık, elyaf ve malzeme üretiminde kullanılan bitkisel ürünleri de içermektedir [3, s.52].

Türkiye’ nin Ekolojik Ayak İzi ve Biyolojik Kapasitesi Durumu

Küresel Ayak İzi Ağı’nın 2016’ daki hesaplamalarına göre, ülkemizin ekolojik ayak izi değeri 3.4 kha; biyolojik kapasite değeri ise 1.5 kha olarak belirtilmiştir. Burada karşımıza çıkan fark aslında ülkemizde ekolojik açlık olduğunu göstermektedir [8].

Biyolojik kapasite ile ekolojik ayak izindeki bu farkın artmasının en temel nedeni ise nüfus artışıdır. Bu durum Türkiye’nin sürdürülebilir olmayan yaşam biçimine neden olmaktadır. Biyolojik kapasitenin dünya ortalamasının altında olması, ulusal ekolojik açığımızın küresel açıktan çok daha yüksek olmasına neden olmaktadır. Bu durum ekolojik limit aşımı olarak adlandırılır [5, s.7].

2020’de yayınlanan Yaşayan Gezegen Raporu’na göre ekolojik ayak izimiz dünyanın kendini yenileme kapasitesini aşmaktadır. Bu aşımın sonucunda sadece gezegenimizin sağlığı değil aynı zamanda insanların gelecek umutları da tükenebilmektedir [8]. 

Ekolojik Limit Aşımı Nasıl Önlenebilir ? [5, s.72-73].
1)    Kalkınma planlarında Ekolojik Ayak İzi hesaplamalarına da yer verilmelidir.
2)    Hükümet biyolojik çeşitlilik, iklim değişikliği ve korunan alanlarla ilgili uluslararası taahhütleri gerçekleştirmelidir.
3)    Kaynakların verimli kullanılması gerekmektedir.
4)    Rekabet halinde olan arazi talepleri doğru şekilde yönetilmelidir.
5)    Yeni korunacak alanlar oluşturulmalıdır.
6)    Toplumu oluşturan tüm bireyler ortak hareket etmelidir.
7)    Hükümet ve iş dünyası öncü olacak şekilde rol üstlenmelidir.
8)    İsraf en az düzeye indirilmelidir.

Sonuç :

Sürdürülebilir yaşamla arasında önemli bir ilişki bulunan ekolojik ayak izi, bireylerin faaliyetleri sonucunda zarar gören ekosistemin dengelerini hesaplayıp, ekosisteme geri kazandırılması gereken miktarların belirlenmesi için kullanılan bir hesaplama yöntemidir. Biyolojik kapasite ise yenilebilir doğal kaynakları üretme kapasitesidir. Bu iki kavram gelecek planlarımız için oldukça önem taşımaktadır. Birçok ülkede biyolojik kapasite ekolojik ayak izi değerinin altında kalmaktadır. Bu durum ekolojik açığa sebep olmakta ve bu yüzden birçok ülke başka bölgelerin kaynaklarına muhtaç kalabilmektedir. 

Dünyamızı hızla tükettiğimiz anlamına gelen bu kavramlar gelecek planlamalarımızda karşımıza çıkar. Ekolojik Ayak İzi hesaplamalarının yapıldığı ülkelerde, ekolojik varlıkların değeri ölçülebiliyor ve izlenebiliyor, risklerin en az indirilmesi sağlanabiliyor ve bunlar sonucunda da gelecek planları yapılabiliyor. Sürdürülebilir gelecek için ekolojik açıklık yok denebilecek kadar en aza indirilmelidir. Bir başka söylemle ekolojik ayak izi miktarı azaltılmalı ya da biyolojik kapasite değeri arttırılmalıdır.

 
Kaynaklar :

[1]    KAYPAK, Ş. (2013). “Ekolojik Ayak İzinden Çevre Barışına Bakmak”, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 6 (1): 154-159.
[2]    Tosunoğlu B. (2014), ‘’ Sürdürülebilir Küresel Refah Göstergesi Olarak Ekolojik Ayak İzi’’, HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, Cilt: 3, Yıl: 3, Sayı: 5, s.134.
[3]    Ahmet DİNÇ, (2015), Bir Sürdürülebilir Kalkınma Göstergesi Olarak Ekolojik Ayak İzi ve Türkiye, (Yüksek Lisans Tezi), Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.40.
[4]    RAPPORT, D.J. (2000), “Ecological Footprints and Ecosystem Health: Complementary Approaches To A Sustainable Future”, Ecological Economics, 32, s.367.
[5]    WWF. (2012). Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu. https://www.footprintnetwork.org/content/images/article_uploads/Turkey_Ecological_Footprint_Report_Turkish.pdf (Erişim tarihi: 28.01.2021), s.6.
[6]    AKILLI, H. ve diğerleri (2008). “Ekolojik Ayak İzinin Kavramsal İçeriği ve Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Bireysel Ekolojik Ayak İzi Hesaplaması”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (15), s.5.
[7]    Kitzes, J., Peller, A., Goldfinger, S., ve Wackernagel, M. (2007). Current Methods for Calculating National Ecological Footprint Accounts. Science for Environment and Sustainable Society, 4(1), s.5.
[8]    Ece Tuğba Mızık ve Zehra Yiğit Avdan, (2020), Sürdürülebilirliğin Temel Taşı: Ekolojik Ayak İzi, Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, Cilt:6 ∙ Sayı:2 s.465.
[9]    WWF, YAŞAYAN GEZEGEN RAPORU, (2020) https://wwftr.awsassets.panda.org/downloads/2020_yaayan_gezegen_raporu_ozet_10_09_2020.pdf (Erişim tarihi: 28.01.2021), s.20.