Çekirdekten Gelen Enerji : Kafein

23.09.2020

Kafein önemli fizyolojik ve zihinsel etkileri olan pürin türevi bitkisel bir alkaloiddir. Kafeinin kimyasal adı ‘’trimethylxanthine’’ dir ve biçimi C8 H10 N4 O2 dir [1]. Saf haldeki katı kafein beyaz toz yada parlak görünümlü kristaller şeklindedir. Bazik özelliği sebebiyle yoğun ve acı bir karakteristik tada sahiptir[2]. Kafein, tein, trimetilksantin, matein, guaranin, metilteobromin gibi isimlerle de anılan, başlıca çay, kahve, kakao, kola nut, mate, guarana olmak üzere 60’tan fazla nebat türünün meyvesinde, tohumlarında ya da yapraklarında bulunan doğal bir alkaloiddir. Dolayısıyla bu bitkilerden yapılan yiyecek ve içeceklerin çoğunda bulunur. Ayrıca tat vermek için yiyecek ve içeceklere, etkilerini artırmak için de ilaçlara katıldığı da bilinmektedir[3].

Kafein ilk kere 1820 yılında Alman kimyager Runge tarafından kahve çekirdeklerinden izole edilmiştir; hemen sonra ise Fransız kimyager Oudry tarafından rastlantı eseri siyah çaydan ayrıştırılmıştır ve Oudry bu maddeye Tein (Thein) adını vermiştir. Uzun seneler daha sonra iki maddenin de 1,3,7-Trimetilsanktin molekül bileşiminde birebir aynı olduğu anlaşılmıştır. Bu keşifler kimyasal anlamda kafeinin ilk bulunması olarak görülse de insanların kafeinle tanışması 6.YY ‘da olmuştur. Etiyopyalı bir keçi çobanı keçilerini otlatırken çalı benzeri ağaçlardaki kırmızı meyveleri yiyen keçilerin daha hareketli bulunduğunu fark eder. Bu meyveleri kendisi de dener ve kendisini daha dinç ve enerjik hisseder. Bu esrarengiz meyveleri Arap şeyhine ve keşişlere anlatır. Keşişler keçilerin otladığı yere gidip bitkinin dallarından içecek hazırlayıp içtiklerinde geceyi daha canlı ve enerjik geçirirler. Ağacın meyvelerini kaynatıp içen ve aynı canlılığı hisseden şeyh bitkideki kafeinin ihtarcı etkisini keşfederek din adamlarına tavsiye eder. Belirli saatlerde nöbet tutmayı ve yakarış etmeyi gerektiren manastır kurallarına uymayı kolaylaştıran bu içecek tüccarların da dikkatini çeker ve böylece dünyaya yayılmaya başlar [4].

Günlük olarak kafeini çoğu zaman çay, kahve , kola ve enerji içeceklerinden alırız. Kafein merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olan ve emilimi çoğunlukla ince bağırsakta gerçekleşen bir maddedir. Ağız yoluyla alındıktan 15 ila 45 dakika içerisinde kan plazmasındaki miktarı tepe noktasına ulaşır ve yarılanması 5 ila 6 saat alır. Kafein dünya üzerinde maksimum kullanılan psikoaktif maddedir ve erişkinlerde günlük kullanım oranı %90 a ulaşmaktadır[5].

Dünyadaki kafein tüketiminin %54'ü kahveden, %43'ü çaydan ve %3'ü öteki kaynaklardan elde edilmektedir. Kafein çayda, kahvede, kolada bulunur, en yaygın kaynağı kahvedir. Çocuklarda kafein tüketiminin büyük çoğunluğu, kolalı içeceklerden kaynaklanmaktadır[9].

Kafeinli gıdalar tüketilirken dikkat edilmesi gerekenler noktalar şunlardır:

•    Yetişkinler için güveli olarak tüketilebilecek kafein miktarının günde 300 mg (yaklaşık 3-4 fincan kahve ya da 5-6 büyük bardak çay) olduğu belirtilmiştir.
•    Kafeini, yüksek dozlarda ölümcül olabileceği unutulmamalıdır. Öldürücü dozu 10 gramdan fazladır ve buna ardı ardına 80-100 fincan kahve içmeyle ancak ulaşılabilir.
•    150 ml filtre kahvede 60-150 mg kafein vardır. Bunun için filtre kahve yerine granül kahve tercih edilebilir.
•    Alkollü içeceklerle birlikte kesinlikle alınmamalıdır.
•    Günlük 400-500 mg dan fazla tüketilmemelidir[1]

Kafeinin yorgunluk azalttığı, uykuyu açtığı , basit işlerde ve dikkat isteyen işlerde performans arttırdığı bilinmektedir. Kafeinin toksik etkileri hem alınan kafein miktarına (günlük 100 mg dan fazla) ve metabolizmanın azalmasına bağlı gelişir[3]. Kafein alımı kişinin başta daha üretken ve konsantre olmasını sağlarken 4-6 haftalık yüksek dozlarda alınımından sonra konsantrasyonu düşürdüğü, nörotransmitter yıkımına sebep olarak öğrenmeyi azalttığı ve uykusuzluğa neden olduğu bilinmektedir. Akut yüksek dozda kafein alımı baş ağrısı, huzursuzluk, sinirlilik, yüzde kızarma, poliüri,sindirim sistemi rahatsızlıkları,kas kütle kaybı, konuşma akıcılığında azalma, kardiyak aritmi, oryantasyon bozukluğu, halisülasyon ve piskoz gibi birçok rahatsızlığa yol açabilmektedir[5]. Kafeinin bir diğer fizyolojik etkisi de metabolik hızı arttırmasıdır.Dolayısıyla düzenli kafein alımında vücut ağırlığında düşme meydana gelir[6].


Ülkelere göre günlük kafein tüketim miktarı : (8) (mg/ d)

Yazar : Meralnaz AYGÜN

Kaynakça

1. Çoban, H.; Altınkaya, M. ve Saruhan,S. (2018). Kafein http://gida.mersin.edu.tr/gm324/Kafein.pdf (E.T: 26 Mart 2018)
2. Toprakkıran Mert, N. (2010). İçeceklerde Kafein Tayini İçin Yeni Bir Biyosensör Hazırlanması, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Edirne: Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
3.Hancı, M.; Bakırcı, S.; Bayram, S.; Karahan, S. ve Kaya, E. (2013). Türk Kahvesi ve Türkiye’de Satılan Bazı İçeceklerdeki Kafein Miktarları, Düzce Tıp Dergisi, 15(3): 34-38
4. Şahbaz, S. (2007). Geçmişten Günümüze Kahvehaneler, Kahvehanelerin Sosyal Yaşamdaki Yeri Ve Önemi: Aydın Merkez Örneği, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
5. Deniz A, Taş F, Tomur A, Koç A. (2015). Kafeinin Gebelikteki Toksik Etkileri, Ibni Sina Journal of Medical Sciences, 1(3):59-63.
6. Yılmaz, E. (2001). Kafein Alımının Metabolik Hız Ve Enerji Harcanışına Etkileri, Gıda Mühendisliği, cilt.5, ss.30-34
7. Garipağaoğlu, M. ve Kuyrukçu, N. (2009). Çocuk Sağlığı ve Kafein, Çocuk Dergisi, 9(3):110-115
8. Heckman, A. M.; Weil, J. ve Gonzales De Mejia, E. (2010). Caffeine (1, 3, 7-trimethylxanthine) in Foods: A Comprehensive Review on Consumption, Functionality, Safety, and Regulatory Matters, Journal Of Food Science, Vol. 75, Nr. 3:77-87
9. Khorshid, L. ve Sarı, D. (2013). Üniversite Çalışanlarında Kafein Tüketimi, Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi 29 (1): 45-5